İlk seansınıza özel 399 TL'den başlayan fiyatlarla danışmanlık görüşmelerinizi hemen planlayın.

Cinsel Tiksinti Bozukluğu Nedir?

Cinsel tiksinti bozukluğu, bireyin cinsel ilişki, cinsel temas veya cinsel uyaranlarla karşılaştığında yoğun bir tiksinti, rahatsızlık veya kaygı hissetmesiyle karakterize edilen bir cinsel işlev bozukluğudur. Bu kişilerde cinsellikle ilgili herhangi bir düşünce, konuşma, fiziksel temas veya cinsel eylem fikri bile güçlü bir itici tepki yaratabilir.
Bu durum, yalnızca cinsel isteksizlikten farklıdır; çünkü cinsel tiksinti bozukluğunda birey aktif bir kaçınma ve iğrenme tepkisi gösterir. Bu nedenle, kişi cinsellikten sadece uzak durmakla kalmaz, aynı zamanda bu tür durumlarla karşılaşmaktan kaçınmak için yoğun bir çaba sarf eder.

Cinsel tiksinti bozukluğu, DSM-IV’te (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) ayrı bir tanı olarak yer almakta iken, DSM-5’te “cinsel ilgi ve uyarılma bozuklukları” başlığı altında değerlendirilmiştir. Yine de klinik uygulamada bu bozukluk, özellikle travmatik veya olumsuz cinsel deneyimlerden sonra gelişen özel bir durum olarak tanımlanmaya devam etmektedir.


Cinsel Tiksinti Bozukluğu Belirtileri

Bu bozuklukta belirtiler hem duygusal hem de fiziksel tepkiler şeklinde kendini gösterebilir. En yaygın belirtiler şunlardır:

  • Belirli cinsel uyaranlara karşı yoğun tiksinti: Cinsel temas, cinsellikle ilgili görüntüler veya konuşmalar karşısında rahatsızlık, mide bulantısı, gerginlik veya kaygı yaşama.

  • Cinsel ilişkiden kaçınma eğilimi: Cinselliğe yönelik her türlü girişimden kaçınma, partnerle yakınlaşmaktan rahatsız olma.

  • Belirli cinsel uyarıcılardan rahatsızlık duyma: Cinsel organların teması, cinsel sesler veya kokular gibi belirli uyaranlara karşı aşırı hassasiyet veya tiksinti hissi.

  • Fiziksel tepkiler: Kalp çarpıntısı, mide bulantısı, terleme, titreme, nefes darlığı gibi bedensel tepkiler.

  • Duygusal belirtiler: Utanç, suçluluk, korku, panik veya kendine yönelik olumsuz duygular.


Cinsel Tiksinti Bozukluğu Görülme Sıklığı

Cinsel tiksinti bozukluğu, nadir görülen ancak duygusal etkileri son derece güçlü bir cinsel işlev bozukluğudur. Kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık rapor edilmektedir.
Bu bozukluk genellikle travmatik cinsel deneyimlerin (örneğin, cinsel istismar, zorla ilişki, fiziksel şiddet veya taciz) ardından gelişebilir. Ancak bazen travma olmaksızın da, katı ahlaki değerler, dini baskılar veya olumsuz cinsellik algısı gibi etkenlerle ortaya çıkabilir.


Cinsel Tiksinti Bozukluğu Nedenleri

Cinsel tiksinti bozukluğu, genellikle psikolojik, toplumsal ve kişisel faktörlerin etkileşimiyle oluşur.

  • Psikolojik faktörler: Çocukluk veya ergenlik döneminde yaşanan cinsel istismar, taciz veya travmatik deneyimler cinselliği korku ve tiksintiyle ilişkilendirebilir.

  • Kişisel faktörler: Aşırı utangaçlık, düşük özgüven, bedensel farkındalık eksikliği veya cinsellik hakkında olumsuz öğrenmeler tiksinti hissini tetikleyebilir.

  • Toplumsal ve kültürel etkiler: Katı ahlaki veya dini normlar, cinselliğin “ayıp” veya “kirli” olarak öğretilmesi, özellikle kadınlarda cinselliğe karşı bilinçaltında tiksinti gelişmesine yol açabilir.

  • İlişkisel etkenler: Partnerle yaşanan olumsuz cinsel deneyimler, baskıcı veya anlayışsız tutumlar da cinsellikten uzaklaşmaya neden olabilir.


Cinsel Tiksinti Bozukluğu Tedavisi

Cinsel tiksinti bozukluğunun tedavisi, kişinin yaşadığı tiksinti hissinin kaynağını anlamaya ve bu tepkiyi azaltmaya odaklanır. Tedavi süreci, bireyin güvenli bir ortamda, yavaş ve kontrollü bir şekilde cinselliğe yönelik olumsuz duygularını yeniden yapılandırmasını hedefler.

Uygulanabilecek başlıca tedavi yöntemleri:

  • Cinsel terapi: Cinselliğe dair olumsuz inanç ve duyguları fark etmeye, sağlıklı bir cinsellik anlayışı geliştirmeye yardımcı olur.

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Cinselliği “tehlikeli” veya “utanç verici” bir olgu olarak algılayan düşünce kalıplarını değiştirmeyi hedefler.

  • Maruz bırakma terapisi: Kademeli olarak cinsel uyaranlarla güvenli bir şekilde yüzleşilmesini sağlar; böylece tiksinti tepkisi azalır.

  • Psikodinamik terapi: Tiksinti duygusunun geçmiş deneyimlerle olan bağlantısını anlamaya yardımcı olur.

  • Çift terapisi: Partnerin anlayış ve desteğiyle birlikte güvenli bir cinsel ortamın yeniden kurulmasını sağlar.

Tedavi sürecinde sabır, empati ve profesyonel destek oldukça önemlidir. Cinsel tiksinti bozukluğu yaşayan bireyler, suçluluk duygusu taşımadan bu durumu bir “zayıflık” olarak değil, tedavi edilebilir bir psikolojik süreç olarak değerlendirmelidirler.